EGİRDİR TARİHİ
EGİRDİR
TARİHİ
Eğirdir ve çevresinin
Arzava Krallığı M.Ö. 2000-1200 döneminden beri meskun olduğu
buluntulardan ve kayıtlardan anlaşılmaktadır. Eğirdir Gölü güney ucu merkez
olmak üzere Burdur Gölüne kadar olan bölgeye İlkçağda Askania adı verildiği
sanılmaktadır. Eğirdir Gölünün güney ucu kıyıları kuşkusuz bölgedeki ilk
kentçiklerden birinin ya da birkaçının yeriydi.
Bu yöreye Luwi uygarlığı çağında
Askawana yani Ada Ülkesi adı verilmiştir. Yöre, Arzava Krallığından sonra
M. Ö. 1200 yıllarında Friglerin egemenliğine girdi. Daha sonra M. Ö. 687-547
yılları arasında Lidyalılar tarafından işgal edildi. Eğirdir kentinin Lidyanın
son hükümdarı Kroisos B.Ö.560-547 tarafından kurulduğu ve ilk adının da Krozos
olduğu sanılmaktadır. Şehrin iç kalesi de Lidyalılar tarafından inşa
edilmiştir.
Eğirdir
M. Ö. 540 yılında Pers İmparatorluğu tarafından zapt edilmiş yaklaşık 200 sene
adı geçen imparatorluğun egemenliğinde kalmış daha sonra Seleukos egemenliği
altına girmiştir. Yöre Seleukoslar tarafından M.Ö. 188 yılında Apamea (Dinar )
antlaşmasıyla Romalılara bırakılmıştır. Roma döneminde Prostanna adıyla
anıldığı görülmektedir. Prostanna bugünkü şehrin güneybatı kısmında Camili
Yaylada yer alıyordu. Kent Ptolemaiosda Orta Pisidiada Hierocleste Timbriada (
Mirahor ) ile Konane (Gönen) arasında gösterilmektedir.
Prostannanın
M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan ve M.S. 214 e kadar basıldığı
bilinen sikkelerinde bugün Eğirdir Sivrisi olarak bilinen Viarus dağının
kabartması yer alıyordu. Prostanna ile ilgili en eski belge Asia
eyaletlerinden bir quaestor propraetor şerefine dikilen ve M.Ö. 113 yılına
tarihlenen bir kitabedir. Roma dönemine ait olan ve Eğirdir in Bedre köyü
yakınında bulunan bir sınır taşı da Parlais ile Prostanna arasındaki sınırı
belirlemektedir. Prostanna ile Limnai ( Hoyran ) Hristiyanlığın önemli
merkezleriydi. 381 yılından sonra her iki piskoposluk birleştirilmiştir.
Eğirdir ve çevresinde 395 te Bizansın egemenliğine girmesinden sonra şehrin
orta çağda Akroterion şeklinde isimlendirildiği
görülmektedir. Akroterieon, Hellen dilinde herhangi bir nesnenin en uçtaki ya
da en üstteki bölümünü anlatır. Kentin böyle adlandırılması arkasındaki Eğirdir
Sivrisinin tüm yörede göze çarpan doruğundan kaynaklanıyordu.
Bizans
egemenliğinin son dönemlerinde şehrin adı Akrotiri olarak geçiyordu. Eğirdir
Bizansın Anatolikon Theması sınırına dahildi. Yöredeki ilk Türk yerleşiminin
1071 den birkaç yıl sonra gerçekleştiği sanılmaktadır. 1097 Dorilaion (
Eskişehir ) Savaşından sonra Türk boyları Haçlı - Bizans baskısı altına Anadolu
içlerine çekilmişlerse de kısa bir süre sonra 1176 Myriokafolon zaferiyle
yeniden çevreye yerleşmeye başlamışlardı. Anadolu Selçuklu hükümdarı 3.
Kılıçarslan 1204 yılanda çevredeki şehirlerle birlikte Eğirdir i de Selçuklu
egemenliği altına aldı. Şelçuklu sultanlarının doğal güzellikleri sebebiyle
yaklaşık olarak 75 yıl sayfiye şehri olarak kullandıkları Eğirdir in bu dönemde
Cennetabad olarak isimlendirildiği bilinmektedir.
Anadolu
Selçuklu Devletinin sona ermesinden sonra Teke Türkmenlerinin İğdir boyuna
mensup olan Felekeddin Dündar Bey Hamidoğulları Beyliğini kurdu ve önce
Uluborluyu daha sonra 1310 yılında Eğirdir i beylik merkezi yaptı. Eğirdir
1324 - 1327 arasındaki 3 yıllık İlhanlı egemenliği dönemi hariç tutulacak
olursa 1391 yılına kadar 78 yıl süreyle Hamidoğulları Beyliğinin başkenti
olmuştur. Hamidoğulları döneminde Eğirdir e hakim olan ahi kültürü İbni Batuta
tarafından şehri çok nüfuslu güzel çarşı ve pazarları olan iyi sulanmış meyve
bahçeleriyle çevrili olması buraya gelen yoların kolay savunulabilmesi
sayesinde Eğirdir Hamidoğulları gibi küçük bir beyliğin egemenliği döneminde
parlak bir hayat sürmüştür. Hamidoğulları Beyliğinin sonla ermesi ile
Eğirdir beyliğin diğer topraklarıyla birlikte Osmanlı egemenliğine
geçti.Osmanlıların ilk egemenlik dönemi çok kısa sürdü. Timur Ankara Savaşından
sonra Anadolu yu istilası sırasında Eğirdir e gelerek kendisine boyun eğmeyen
şehri ve halkın sığındığı Nis Adasını kuşatarak zaptetti ve bölgeyi 1402
yılında Karamanoğlu ll. Mehmet Bey e verdi.
1415
yılında tekrar Osmanlı egemenliğine giren yöre kısa bir süre sonra yeniden
Karamanoğlu egemenliğine geçti. Bir dönemde Karamanoğlu ll. Alaaaddin Ali Bey
zamanında şehirde basılan sikkelerde Eğirdir adının kullanılmış olduğu dikkati
çekmektedir. Osmanlı egemenliği döneminde yörenin devlet sınırlarından uzak
kalması savunma ihtiyacının ortadan kaldırmıştır. Bu dönemde şehrin surları
onarım görmemiş yıkılmaya yüz tutmuş beylik dönemindeki canlı hayat sönmeye
başlamıştır. Osmanlı döneminde 1402 - 1501 1522 ve 1568 yıllarında yapılan
tahrirlerin yer aldığı defterlerde ve katip Çelebi nin Cihannüma isimli
esirinde Eğirdir Hamid Sancağının kazaları arasında görülmektedir. Bu dönemde
Eğirdir Hamit ilinin kalesinde Hisar Erleri bulunan surlarla çevrili tek
şehridir. Bu surlar 17.yüzyılda hatta 18.yüzyılın başlarında Fransız
seyyah Paul Lucas ın belirttiğine göre hala sağlamdı. Osmanlılar
döneminde zaman zaman Hamideli Sancağının merkezi olan Eğirdir Tanzimattan
sonra Konya Vilayeti Hamid Sancağına bağlı bir ilçe merkezi oldu. Eğirdir
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra da Osmanlı Devleti zamanındaki ilçe
statüsünü sürdürmüştür.
1899
ve 1914 yıllarında Isparta yöresinde meydana gelen şiddetli deprem Eğirdir de
büyük bir tahribat oluşturmamıştır. Cumhuriyet Döneminde Eğirdir de meydana
gelen büyük olaylardan birisi de 4 Mayıs 1959 daki büyük yangındır. Bu
yangından sonra Eğirdir yeni baştan imar edildi.
Eğirdir
; Isparta iline bağlı, 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre ilçe
merkezinde 17.000 nüfusun yaşadığı, Alternatif Turizm Cennetidir.
Eğirdir, doğa yürüyüşü, tırmanışlar, kamp faaliyetleri, amatör avcılık, yamaç
paraşütçülüğü, mağaracılık gibi dağcılık faaliyetleri ile yaz ve kış
sporlarının yapılabileceği tüm imkanlara sahiptir.
Ortadoğu
nun en büyük Kemik Hastalıkları Hastanesinin 1000 yatakla hizmet vermesi, Dağ
Komando Okulunun bulunması sebebiyle ülkemizin çoğunlukla uğrak yeri sayılır.
Ayrıca bunların dışında Eğirdir ülkemizin bir elma deposudur. Bugün ülkemizde
iç ve dış pazarda söz sahibidir. Starking ve Golden elmasının tat ve aromasının
özel bir yeri vardır.
Eğirdir
gölünün , su ürünlerinde de ayrı yeri vardır. Bunlar; Tatlı su levreği, sazan
ve özellikle de istakozdur.
Eğirdir
de ; güneş sıcak; rüzgar ferah; göl berrak; mavi ve yeşil en can alıcı
şekildedir. Anadolu misafirperverliği en üst düzeydedir. Eğirdir keşfedilmemiş
doğal güzellikler sunan çevre ve coğrafya fuarı gibidir. Tüm imkanlarımızı
hayallerinizi gerçekleştirmek için kullanımınıza açtık.
Botanik
parklarını anımsatan eşsiz ormanlarımız, doğal plajlarımız, harika kıyı
şekillerimiz ve doyumsuz manzaralar içinde evinizin rahatlığını sunan konaklama
tesislerimizde güzel bir tatil için sizleri Eğirdir e bekliyoruz.
Dağcılık,
doğa yürüyüşü, rüzgar sörfü, mağaracılık, yamaç paraşütü, tırmanma, bisiklet
turu, kayak Gibi tüm doğa sporlarını yapabileceğiniz bu turizm cenneti sizi
ağırlamaktan mutluluk duyacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder