5 bin ağaç 36 kişinin ziyaretini konuşacaktı bizden sonra






Kızıldağ milli parkı Mavi sedir ağaçlarıyla ünlü milli parktır.Gölller Bölgesi Doğa Sporları Derneği namı diğer GÖLDOSK un yeni hedefi orasıydı.Beyşehir Gölü sınırına kadar uzanan bu çıldırmış mavi ağaçlar diyarına vardığımızda dernek başkanımız Sıtkı Elmacı,yürüyüş güzergahı hakkında bilgi verdikten sonra "Aramıza ilk defa katılan arkadaşlarımızı görüyorum.Yürüyüşe başlamadan önce onlardan kendilerini tanıtmalarını rica edelim" deyince bütün bakışlar keskin sahne ışığı gibi kendilerini tanıtanlara yöneldi.İsimler görevler peşisıra söylendi.Bütün bunlar yaşanırken Göldosk ailesinin eski üyeleri bizler ailemizin yeni fertlerine bakıyorduk gülümseyerek,onlarda memnuniyetlerini ifade eden gülümseyişle bizlere karşılık veriyorlardı. Benim açımdan herşey güzel gidiyordu ta ki Yöneticilerimizden Oğuz Beyin, Elime bir telsiz tutuşturup; "Ahmet Bey bugün artçımız sensin, hayırlı olsun!" demesine kadar. Sanki elime telsiz değil de pimi çekilmiş el bombası tutuşturulmuş gibi bir kaç saniye kalakaldım öylece.Yeni başlıyanlar için hatırlatayım; Artçı demek, grubun en arkasında gidip, herhangi bir aksilik durumunda öncüyle telsiz vasıtasıyla haberleşip art bölgeye takviye kuvvet isteyen kişi demektir.Kısa sorumluluk demek oluyor.Yıllardır hey hey yine de hey hey edasıyla rahat rahat yürüyüş yapan benim için sancılı anlar o anda başladı.Bir kaç kişi büyütme bu kadar sen üstesinden gelirsin dese de.Gerildim neyse ki sonra duruma alıştım.Hatta bırakın alışmayı yapılan doğa yürüyüşü değil de ülkenin kurtuluşuna giden intikal yürüyüşüymüşcesine önce şöyle bir doğruldum omuzlar öne baş geriye vaziyet alıp mağruru kendinden emin bir edayla keskin bakışlarla etrafı süzdüğümü hatırlıyorum.Ben bu duygularla yürüyüş gurubunun sonuna takılırken yürüyüş amacımız olan tabiatı keşfetmeyi unutup aile fertlerine endişeli endişeli bakarken buldum kendimi.Ya birisi kaybolursa vazifeme helal getiririm diye orman dışında ne varsa bizimkilere pür dikkat bakmaya başladım.Ormanın içinde kıvrıla büküle uzanan yolda inci gibi sıralanan ekibe öncümüz tarafından önden arkaya doğru sayma ricasında bulunuldu.Herkes kendisine sıra gelince sıradaki rakamı söylüyor rakamlar bana doğru geliyordu.Artçı olduğum için en son rakamı ben söyleyip toplam mevcudu telsizle anons edecektim öncümüze.Elimdeki telsize bakıp konuşma mandalının yerini arıyordum.Kendinden emin görevinin şuurunda bir ses tonuyla anonsumu verip öncümüze arka taraf güvenli ellerde mesajını iletmek derdindeyken sıra bana gelmişti bile. Bunu farkedince düşündüğüm herşeyi unutup mandala dokunduğumu ve sonrasında cılız sevimsiz bir sesle "36 SON!" Dediğimi hatırlıyorum.Bu anons benim dışımdaki herkes için sıradan birşey olabilir ama benim için büyük bir olaydı.Sanki 36 son dememiştim de, ordular ilk hedefiniz akdenizdir ileri, demiştim.İlk mola yerine varınca herkes neşeli bir sohbet halindeyken benim en arkadan yaşananları izlediğimi gören Uğur bey sanki içimden geçenleri okumuşcasına,; Ahmet bey bu kadar ciddiye almayın molalarda da en arkada kalcaksınız diye bir kural yok, gelin oturun yanıma" deyince. Kendime geldim. Tek parça kusursuz metrelerce gökyüzüne doğru kesintisiz yükselen sedirlerin ihtişamı karşısında saygıya bezenmemenin imkanı yoktu yol boyunca.Gurup üyelerinin ara ara durup bu görkemi hayranlıkla incelediğini görünce; Ağaçlar toprağın gökyüzüne yazdığı şiirleridir sözü geldi aklıma.Kızıldağ ın şiiri kendine özgüydü,kelimeleri çılgındı. İkinci mola da peşimize takılan köpeklerin kendini sevdirmek için yaptıkları şirinliklere takıldı gözüm. Sırt çantalarında ki yiyecekler çıkarılmış herkes öbek öbek çamların arasına dağılmışken karşılıklı hediyeleşme faslı başladı.Herkes ellleriyle yaptığı börekleri çörekleri sofralara ikram ediyordu sırayla.Teşekkür edilip ikram alındıktan sonra bizim sofrada ki bayanların böreklerin nasıl yapıldığı,içine nelerin katıldığı konusunda ki öngörülerini dinledim gülümseyerek.Yemek içmek molası bitince soframızda ki Fatmagül hanım bize eşlik eden köpekleri farkedip; Onlarda karnını doyurdumu,yok doyurmadılarsa doyuralım serzenişini duyunca, bir artçı olarak;" Doyurduk efendim hatta ağızlarını da sildik, yolculuğa hazırlar" dediğimi hatırlıyorum.Herkes sofradan doğrulurken telsizimde bir anons sesi yayıldı etrafa Oğuz beyin sesiydi bu "Arkadaşlar ardımızda çerçöp bırakmayalım mümkünse. Artçımız Ahmet Bey en son düşsün yola etrafı kolaçan edip varsa bir kusur düzeltsin" sözünü işitince elim mandala gitti. "Tamamdır şefim anlaşıldı"
Millet yola düşüp ilerlerken ben dedektörle altın, gömü arayan defineciler gibi çöp arıyordum etrafta. Tek bir tane olmaz mı ya, yoktu işte. Herkes çöpünü yanında götürmüştü. Böyle bir gurubun artçısı olmaktan hem mesut hem bahtiyar oldum. 10 km lik yol boyunca edilen sohbetlere,yardımlaşmaya şahitlik edince bu göldosk lular başka bir dünyanın insanı olmalılar dedim içimden.Herşey ne eksik ne de fazlaydı tam kıvamındaydı. Ormamana girerken her ağacın üzerinde sayı bildiren tabela asıldığını farkettik 1 den başlayan rakamların orman çıkışında 5 bin kusurlara ulaştığını farkettim.5 bin ağaç 36 kişinin ziyaretini konuşacaktı bizden sonra.Ağaçlar konuşmazmı dediniz bütün canlılar konuşur lakin bunu siz duyamazsınız, ağacın ruhundan anlayan doğaseverler biraz dikkat kesilirlerse pekala duyabilirler.Selçuk beyin bir ağacın gövdesini okşadığını görünce, bunu bende yaparım arada ama burada yapmayalım korucular görürse ağacı taciz ettiğimizi düşünürler hatırlatmasında bulunmam gülüşmelere sebep oldu.Doğaseverler ağaçları, tabiatı sözle değil fiiliyattla bizzat sevip korurlar.Orman bitti birbirine eklenmiş rengarenk halıları anımsatan tarlalar ve onların arasında dümdüz ufuktaki göle kadar uzanan yolda göldosk lular vardı geçtiğimiz pazar.Siz de mi olmak isterdiniz o yolda, kendinizle ve çevrenizle barışıksanız herşeyden önemlisi doğaya tutkuyla bağlı ve aşıksanız "wwwgöldosk.com" kapısına dayanın sonrasında açıl susam açıl deyin üç defa ve işte karşınızda tabiat hazinesi bütün albenisi ve ihtişamıyla ama ceplerinize doldurmak yok hazineyi,gönlünüze doldurmak isterseniz o halde dükkan sizin.

Ahmet YETKİN 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurtlar Vadisinin Hamide Ana’sı Eğirdir’de…

Kim Bu Arif Hoca?...

Hakim, Savcı ve Komutana Duygusal ve Güzel Veda...