Sende kimsin be, alem buysa kral benim!


Eylül ü uğurlamaya hazırlanıyorum.Uğurladığım kaçıncı Eylül bu inanın bilmiyorum.Eylül sarı giyer,etekleri rüzgarda uçuşur.Ben el sallarım ardından,o aldırmadan gider.Hüzünbaz bir çehresi vardır Eylül ün.Öyle ki onu her gören bakışlarını ondan kaçırır çünkü muhatabının gözlerine kenetlenince gözleri, o gözler kendisine bakana; "Fanisin!" Der. Fani olduğunu hatırlaması bir insanın ne de acıdır.Bıçak yarası gibi bir iz bırakır bu cümle bende.Faniyim,fanisin,faniler.Hem kaçınırım, hem de yaklaşırım bu kelimeye usul usul.Siz bilmezsiniz ama ben bilirim;İFLAH OLMAZ BİR MAZOŞİSTİM BEN. Bununla kalsa iyi, kalmaz ki. Aç,sersefil kalınca gözleri yerde, eller elpençe acınacak bir hal takınıp yüzüne;Ne iş olsa yaparım abi,medet! diyende, sonrasında gün yüzü görünce,biti kanlanınca, işverenine; Sende kimsin be, alem buysa kral benim! Diyen de ben.Hal böyleyken gözlerinde hüzün gezinen Eylül ardından el sallamama tepkisiz kalmaz da ne yapar.Eylül ü severim be
n,çünkü ölgün,solgun,sarı yapraklar bu mevsimde intihar eder.Yine bu mevsimde milyonlarca yaprak cesedinin üzerinde dolanırken ben, garip bir haz duyarım.Siz öldünüz ama ben yaşıyorum dercesine alıp başımı yürürüm o cesetlerin üzerinde.SANKİ ONLAR BENİM ÜZERİMDE YÜRÜMEYECEK VAKTİ ZAMANI GELDİĞİNDE. O halde benim yaptığımı hoş görün sizlerde.Ekim daha bir sert,acımasız,hoyrat çehresiyle süzüyor beni iki gün ötesinden.Gülümsüyorum ona. Ben korkmam ki senden diyorum içten içe.Çünkü biliyorum ki çok naiftir o, bakmayın öyle sert,gaddar baktığına.Ekim kaba saba gözükse de, dış yüzeyini az biraz kazıyınca ilkbahara uzanan yolun başlangıcı çıkar altından.Bazen üşütür beni, işte o vakitler üzerine atlayıp sırtüstü yere yatırıp kollarını dizlerimle bastırıp yoruluncaya kadar tokatlamak isterim onu. Ama sadece isterim yapamam. Çünkü bilirim ki o da fani, diğer herkes gibi. Vazifesini yapıyor.Görevi başındaki memura saldırılırmı hiç.Benimki de işmi derim.Sonra birden fikir değiştirip, öyle de olsa beni üşütmemeli deyip ona işkence yapmayı herşeyden çok isterim.Bu mevsimde göçmen kuşlara çok özenirim.Ülkeleri aşıp, sıcak ülkelere ulaşınca kuzeyde cemreler düşene kadar,oralara postu seriyorlar ya, oh ne ala, ne ala, onlara özenilmez de ne yapılır bu durumda.Ne diyorum ben ya!. Yok eylül sarı, ekim haşinmiş.Kime ne bundan, hangi yaraya merhem olur ki bu sözler. Her söz bir yaraya merhem olmak zorundamı?.Saçma, lüzumsuz da olsa bir parça avutuyor ya beni, bunun dışında daha ne istemeli insan.Bir zerre sukunet veriyorsa bir olay, o olayın peşine düşün.Artısını, eksisini terazi kefelerine bölüştürmeden sırf kendinizi tatmin için saman çöpü gibi bırakın haz ırmağının yüzeyine kendinizi.O ırmak nereye gider,nereye dökülürü düşünmeksizin yapın bunu.Mantıklı, mantıksız her ne yaparsanız yapın yazgınızın dışına çıkamaz, taşamazsınız.





Ahmet YETKİN












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurtlar Vadisinin Hamide Ana’sı Eğirdir’de…

Kim Bu Arif Hoca?...

Hakim, Savcı ve Komutana Duygusal ve Güzel Veda...